FINDIK VE POLİTİKASIZLIK / AHMET ULUSOY / KARADENİZ GAZETESİ

FINDIK VE POLİTİKASIZLIK / AHMET ULUSOY / KARADENİZ GAZETESİ

Türkiye’nin tek kalemde en yüksek ihracat geliri sağladığı, bu gelirin tüm katma değerinin iç piyasada kaldığı ve dünya  piyasalarını tek başına yönlendirebildiği  bir tarımsal ürünü fındık.

Son fındık sezonunda don olayı nedeniyle fındık üretimi aşırı düşmüş. Bu nedenle de fiyatlar tavan yapmış. 

Sonuçta  hem iç piyasada fındık tüketimi azalmış hem de ihracatımız.

**

Türkiye  dünya fındık üretiminin  % 70’inden fazlasını tek başına üretiyor.

Bu nedenle iç piyasadaki fındık üretim dalgalanması iç piyasa  fiyatlarını ve dolayısıyla da dünya fiyatlarını belirliyor.  Yani, fındık ihraç fiyatları Hamburg borsasında belirleniyor diyenler koca bir “yalan” söylüyor.

 İhraç fiyatları da ihracat gelirleriyle doğrudan bağlantılı. Ama bu bağlantı yıllardır yanlış okunuyor.

Bu yanlış okuma; iç fiyatlar düştüğünde ihracat gelirimiz artar ya da iç fiyatlar yükseldiğinde ihracat gelirimiz azalır anlayışıdır. 

**

Örnek: 2004-05 sezonunda yaşanan don olayı ve sonrasında Fiskobirlik’in empoze ettiği yüksek fiyat politikası Türkiye’nin ihracat gelirlerini rekora taşımış, 600-700 milyon dolarlardan 2 milyar dolara ulaşan bir ihracat yakalanmıştır.

Sonrasında ihracat gelirleri tekrar 1 milyar dolar sınırına çekilmiştir.

2014-2015 sezonunda don olmuş ve rekolte aşırı düşmüş. Yine fiyatlar tavan yapmış. Bu yılkı ihracat geliri 1 milyar dolar civarında seyrediyor.

2012-2013 sezonunda 300 bin ton iç fındık satmışız (kilosu 5.81 dolar) ve 1,75 milyar dolar ihracat geliri elde etmişiz. Oysa 2005 yılında 240 bin ton satarak (kilosu 8.17 dolar) 1,97 milyar dolar gelir elde etmişiz.

 2006 yılında bir önceki yıla yakın (248 bin ton) fındık satmışız (kilosu 5.08 dolar)  bu sefer 1,26 milyar dolar gelir elde etmişiz.

İhracat miktarı, fiyatları ve gelirlerine bakıldığında ciddi dalgalanmaların olduğunu göreceksiniz. Fındık üretim tekeline sahibiz ama yıllardır bu ürünü yönetememişiz.

**

Rekolte tahminleri yüksek gösterilerek beklentilerle iç piyasa fiyatları baskılanıyor.

Bir doğal olay (don olayı) ise aşırı fiyat artışlarına neden oluyor.

Fındık fiyatları istikrarlı olmadığından alıcılar tarafından fındığın dış talep esnekliği artırılmaya çalışılıyor.

Hem alternatif /ikame kabuklu ürünlerin üretim sürecinde kullanılması, fındığın hammadde olarak kullanımının azaltılması arayışları hem de yeni fındık üretim plantasyonları oluşturarak  fındık üzerindeki dünya hakimiyetimizi azaltma girişimleri var.

**

Türkiye, dünya fındığının hakim üreticisi  olarak, gelirini maksimize etmek için istikrarlı bir fındık fiyatına ihtiyaç var.

Bunun için üretimi regüle edecek, hareket kabiliyeti , öngörüleri, bilimsel analiz kapasitesi  yüksek bir “akil” kuruma ihtiyaç var.   

Eğer iç piyasa fiyatlarını istikrara kavuşturacak regülasyon yapılmazsa “fındık nostaljik bir ürüne” dönüşebilir, ihracat geliri düşer, üretici Hasan efendinin fındığı Hans efendiye ucuza  yedirilir.

Bir çok alanda reform  yapan ve ihracat gelirlerini önemli düzeyde artıran siyasi iktidarın halen rasyonel bir fındık politikası tesis edememesi büyük eksiklik diye düşünmekteyim.